Perşembe, Ağustos 13

cildi çok hassas, 60 faktör güneş kremi lütfen!

gündemi uzun zamandır bilerek ve isteyerek takip etmiyordum taa ki bu sabah (şu anda saatin 5i olduğu için aslında dün sabah) kahvaltı için gittiğim fıccın'da (mis gibi reklam kokuyor), en sevdiğim garsonun, tırnaklarımdaki beyaz oranından olsa gerek, gündem eksikliği çektiğimi farkedip, bulabildiği bütün gazeteleri önüme yığdığı ana kadar. en son cem garipoğlu için tiyatrocular tarafından başlatılan reklam yok yok imza kampanyasında kalmıştım ama aradan geçen bir ay zarfında Erdoğan konuşmuş, vekiller ağlamış, damlaya damlaya göl olmuş, kürt açılımı bir hayli derinlere açılmış.
eskiden olsa daha da derinlere derdim, gençlik başımda duman derdim,
ama şimdi kürt açılımının ayağına her an kramp girebilir diye evhamlı anneler gibi endişeli gözlerle izliyorum.
mutlu başlayan bu açılımın sonunun, sahile vurmuş bir kapanım olmasından korkuyorum. ama en çok da erdoğan'dan ve gözlerinde yaş damlatabildikleri için bazılarının bu adamları insan yerine koymalarından korkuyorum.

ve de Ersin Tokgöz'ün dediği gibi: "Tamam... Kart-kurt-Kürt saçmalığından bu günlere gelmek ‘bir şey’ ama sadece “1 şey...’ Yakın tarih bize diyor ki ‘Derinlere bak ve umut etme.’ Maazallah, ölçüsüz umut aynı zamanda ölçüsüz küskünlük ve hayal kırıklığıdır ki..."

Hiç yorum yok: