Pazartesi, Mart 30

people on streets - ee da de da de da de da

içerde brokolim pişedursun, bulabildiğim şu kısacık aralıkta, ki bütün arkadaşlarım dışarlarda sürterken ve ben eve gelmişken ve tezimin başına oturacakken, bişiler yazayım dedim.
bu haftasonunu evde oturup tez yazmaya ayırmıştım, ve kesinlikle dışarı çıkmayacaktım ama cumartesi günü masa başı ve ara verdiğim zamanlarda yatağıma giderek sex and the city izleme rutinim saat 8'e doğru beni bir hayli boğduğu için gecenin 12sinde kendimi dışarı attım, çıktım dansettim eğlendim, pazar sabahı ülkenin birçoğu gibi sandığa gidip oyumu kullanmadım çünkü neden olduğunu anlamadığım bir şekilde ikemetgahım gümüşsuyuna bağlıyken haydarpaşa lisesinde oy kullanmamı söyledi ysk. ki zaten oyum hiç bir şeyi değiştirmeyecekti, bugün bunu bir kez daha anladım,
ofise gittiğimde tabiki herkes seçimi konuşuyordu ve patronum ileride, genel seçimlerde olabilecek muhtemel durumlardan ne kadar korktuğundan bahsediyordu, chp-mhp koalisyonu, bunu önlemek içn akp'ye bile oy verebileceğini söyledi, yürekten katıldım, pazar günü kahvede otururken bi arkadaşım geldi, ömründe tkp'ye oy vermemiş olmasın diye tkp'ye vermişti oyunu, beyoğlu içinse bağımsız feminist adaya, benim çevremdeki insanlar için ya olabilecek durumlara karşı bir önlem almaktan ibaretti seçim ya da bunu bir oyuna çevirmek, temsil edilemediğimiz bir mecliste, barajdır vesaire, yapılabilecek daha iyi bir şey görünmüyor, sabah haberleri okurken kendi adayımın(oy vermeye gitmediğim adayımın) yüzdesine baktım, %5'i bile geçememişti, en azından pazar sabahı güzel bir kahvaltı yapıp iki üç arkadaşımı gördüğüm için yaptığım seçimin doğru olduğuna bir kez daha inandım.
geçen çarşamba akşamı 13 sayfa olan tezim ise pazar akşamı itibariyle 25 sayfayı ve biraz daha fazlasını gördü, gaza geldim ve bol bol david bowie dinledim.

Hiç yorum yok: