Salı, Mart 4

Yılmaz abi ile Sedat abi

acibadem-üsküdar hattında çalışan tüm dolmuş şoförlerini şöyle böyle tanıyorum artık, hangisi dolmuşu hızlı kullanır, hangisi daha agresiftir, kim hangi tür müzik dinler.vs.vs.. ama özellikle iki tanesi benim için daha önemli, onlara yakıştırdığım hayatları yaşıyorlar benim için. bi tanesinin adı yılmaz, her ne kadar bir kaç eski türk filminde esas oğlan olarak Neriman Köksal, Fatma Girik gibi oyuncular ile başrolleri paylaşsa da, çektiği filmler Tarık Akan'lı yıllara denk düştüğü için yıldızı bir türlü parlayamadı, her zaman Damat Ferit'in gölgesinde kaldı. yeşil gözlü, esmer, bu yaşına rağmen on kişiyi tek hamlede yere serecek fizikteki Yılmaz Abi'nin yeşilçam hikayesi, film aşkı Neriman Köksal'a gerçek hayatta da aşık olmasıyla yavaş yavaş sona yaklaşmaya başladı. Onu film çekimlerinde yalnız bırakmamak için set set dolaşan Yılmaz Abi, hem gelen film tekliflerini geri çevirmek zorunda kalıyordu hem de Neriman Hanım'ın oynadığı roller yüzünden sette taşkınlıklar çıkarıyordu, Yeşilçam camiasından yavaş yavaş dışlanan Yılmaz Abi'yi Dişi Şeytan filmindeki rol arkadaşı Erol Taş için yüz üstü bırakan Neriman Hanım ona en son ve en büyük kazığı atmış oldu. o günden beri bu renkli dünyadan elini ayağını çeken Yılmaz Abi kendine acibadem üsküdar arasında bir hayat kurdu.
diğeri ise Sedat Abi. mahallesindeki en güzel kıza aşık olmuştu, kızın adı Müjgan'dı, şöyle demişti bi gün Müjgan'ı anlatırken "semtimizin bir tanesiydi müjgan. saçları sırtına kadar sırma sırma dökülür, elleri ufacık, gözleri dört defa lacivertti. ve de her ne hikmetse o da bana gönüllüydü. öyle bir sevdim ki müjgan’ı, dünyamı şaşırdım, haddimi bilemedim, evleniriz gibi geldi bana. evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar, fakir soframız kurulur gibi geldi. sahil bahçesinde gazoz içerekten gizli gizli mal-ü hülya kurardık. sonrada çarşılara giderdik. eşya beğenirdik elden düşme; aynalı konsolumuz topuzlu karyolamız bile olacaktı. müjgan’ın her an her bi daim yanında olacaktım ama olmadı gitti. nereye mi ? paraya gitti paraya". sanırım o günden beri, sadece Zeki Müren dinliyor.

dolmuşta geçirilen zamanı iyi kullanmak lazım, kitap falan okuyun, müzik dinleyin, ya da arkadaki orta yaşlı cadaloz kadınla kavga edin en eğlencelisi bu, bide yukarıda bahsi geçen olayların gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi yoktur belki de vardır.

Hiç yorum yok: